Günlük yaşantımızda gerek fiziksel gerekse zihinsel yönden sağlıklı kalabilmemizde, kaliteli bir uykunun yadsınamaz derecede önemli bir etkisi vardır. Uyku, vücudumuzun hem bedenen hem de zihinsel olarak dinlenmesini sağlar. Yeteri kadar uyuyamayan kişilerde gün içinde sürekli uyuklama hali, çabuk sinirlenme, gün boyu yorgun hissetme ve birçok hastalığa da sebebiyet verebilecek belirtiler gözlemlenmektedir. Bu yazımızda size, yaşantıyı olumsuz yönde bu denli etkileyen uyku bozukluklarından biri olan uyku apnesi hastalığından ve çözümlerinden bahsedeceğiz. Uyku apnesi, solunum bulguları ile ortaya çıkan ciddi bir uyku bozukluğudur. Uyku apnesi, hasta uyurken nefes alımının istemsiz olarak azalması veya kesilmesi anlamına gelir. Burun ve ağız solunumunun 10 saniyeyi geçecek şekilde durması “apne”, uyku esnasından 1 saat boyunca gözlemlenen toplam apne sayısı ise “apne indeksi” olarak isimlendirilir. “Hipopne” ise hava akımında azalma olmasıdır. Bu nedenle solunum hareketleri azalır ve sonucunda da oksijen doygunluğunda azalma görülür ya da bu nedenle uykudan uyanma söz konusu olabilir.
Tıp literatüründe uyku apnesinin 3 tipi tanımlanmıştır:
1. Tıkayıcı (Obstrüktif) Uyku Apnesi: Hasta uykudayken, üst solunum yolundaki yumuşak dokular ve kaslar çökerek solunum yolunu daraltır veya tıkar.
2. Santral (Merkez) Uyku Apnesi: Beyin, solunumu kontrol eden kaslara uygun sinyalleri gönderemez ve tıkanma olmaksızın solunum durması olur. Santral uyku apnesinin nedenleri, tanı ve tedavisi nöroloji bilim dalının alanına girmektedir.
3. Mikst (Karışık) Uyku Apnesi: Hem tıkayıcı uyku apnesi hem de santral uyku apnesinin birlikte görüldüğü tabloya verilen isimdir. Mikst uyku apnesinde solunum hareketleri olmasına rağmen, ağız ve burundan hava akımının gerçekleşmemesi sonucu yaşanan tıkayıcı uyku apnesi ile santral uyku apnesi birleşir. Yukarıda belirtildiği üzere santral uyku apnesi, solunum hareketlerinin gelişmemesiyle birlikte hava akımının da tam olarak gerçekleşmediği apne türüdür. Mikst uyku apnesi, uykunun başlangıcında santral uyku apnesi şeklinde başlar, daha sonra tıkayıcı uyku apnesi şeklinde devam eder.
Uyku apnesinin yukarıda belirtilen 3 türü bulunmakla birlikte en sık görüleni tıkayıcı (obstrüktif) uyku apnesidir. Tüm uyku apnesi tiplerinde ortak özellik, tedavi edilmedikleri sürece gece boyunca uyku esnasında yüzlerce kez olmak üzere çoğunlukla 10 saniyeden uzun, hatta bazen 1 dakikaya ulaşan uzun süreli solunum durmaları oluşturmalarıdır. Çoğu hasta, tam bir uyanıklığa sebep olmadığı için bu nefes durmalarından habersizdir.
Uykuda kaslar gevşediği için, dirençleri azalan üst solunum yolundaki yumuşak dokular çökerek solunum yolunu daraltır ve tam kapatır. Bu nedenle soluk borusu nefes alırken kapanır ve hastanın yeterli miktarda nefes almasına engel olur. Bu da kandaki oksijen seviyesini düşürebilir. Beyin, yeterli nefes alınamadığını anladığında havayolunu tekrar açabilmek için hastayı uykudan uyandırır. Bu uyanış genellikle hatırlanamayacak kadar kısa olur ve bilinç düzeyine ulaşmaz.
Solunum yolunun tıkanması sonucu yeterli miktarda nefes alamadığında hasta, horlama ve boğulma sesleri çıkarabilir veya nefes nefese kalabilir. Bu durum her gece defalarca devam eder. Solunumdaki bu aksamalarla birlikte kan oksijen düzeyinin düşmesi, derin ve huzurlu uyku evreleri geçirilmesine engel olur. Bunun sonucunda hasta, sağlıklı ve kaliteli bir şekilde uyuyamaz ve gündüz saatlerinde kendisini uykulu hisseder. Bu durum, uyku apnesinin teşhisinde gündüz uykululuğu şeklinde karşımıza çıkar.
Türkiye’de alanında uzman doktorumuzca yapılan araştırmalar sonucu, tıkayıcı uyku apnesi yaşayan hastaların uyku esnasında uykularının kesildiğinin farkında olmadığı gözlenmiştir. Öyle ki, İstanbul’da tedavi ettiğimiz hastalarımız içerisinde, bütün gece çok rahat uyuduklarını düşünenler de olmaktadır. Bu nedenle genellikle uyku apnesi şikayetleriyle tarafımıza başvuran hastalarımızın yarısından fazlasında uykuda nefes kesilmesi, sıklıkla uyanma ve horlama problemleri partnerleri ve aynı odayı paylaştığı kişiler tarafından tespit edilmektedir.
Tıkayıcı uyku apnesinde tanı koyduran, en belirgin üç şikayet şunlardır. Yüksek sesle horlama, tanıklı apne ve yorgun uyanma veya gündüz uykululuğudur. Hastayı uyurken gözlemleyen kişiler, uykudaki nefes kesilmesi süreçlerine tanık olurlar (tanıklı apne). Nefes kesilmesine eşlik eden ani uyanışlar (arousal) da uyku apnesinin belirtilerindendir.
Uyku Apnesinin Sık Görülen Diğer Belirtileri:
- Baş ve boyun bölgesinde gece terleme,
- Kuru bir ağız ve boğaz ağrısı ile uyanmak,
- Derin uyku uyuyamama, uykusuzluk (insomnia),
- Uykudan boğulma hissi ile uyanma,
- Aşırı gündüz uykululuğu (hipersomnia),
- Trafikte uyuklama hali, iş başında uyuyakalma gibi kolay uyuklamaya geçme hali,
- Dikkat toplamada güçlük çekme gibi bilişsel bozukluklar,
- Sinirlilik, gerginlik, karakter değişimi gibi şikayetler,
- İmpotans gibi cinsel işlev bozuklukları.
Eğer sizde de bu belirtilerden bir veya birkaçı bulunuyorsa hemen bize başvurabilirsiniz.
Uyku Apnesinin Sık Görülen Diğer Belirtileri:
- Kalpte ritim bozuklukları.
- Sistemik hipertansiyon.
- Kalp krizi.
- Beyin damarlarına bağlı hastalıklar.
- Akciğer damarlarında yüksek basınç oluşumu.
- Kırmızı kan hücrelerinin aşırı çok olması.
- Ani ölüm.
Tıkayıcı Uyku Apnesinde Risk Faktörleri Nelerdir?
- Kilo alımı,
- İlerleyen yaş,
- Irk ve etnik faktörler,
- Baş ve boyunun anatomik yapısı (küçük çene, büyük dil, büyük bademcikler, büyük genizeti).
Ayrıca uyku apnesinin kadınlara kıyasla erkeklerde 3 kat daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir. Bunun sebebine baktığımızda ise erkeklerin boyun bölgesindeki yağlanmanın kadınlara oranla daha fazla olduğunu görmekteyiz. Yapılan araştırmalara göre, kadınlardaki östrojen hormonunun uyku apnesi oluşumunu engellediğini de söyleyebiliriz.
Birçok kişi horlamayı ciddi bir belirti olarak görmez. Bunun yanı sıra en sıklıkla karşılaştığımız doğru bilinen yanlışlardan bir tanesi de uyku apnesine sahip herkesin horlama belirtisine sahip olduğudur. Ancak bu yanlış bir bilgidir, uyku apnesi olan herkes horlamamaktadır. Ancak aşağıdaki durumlardan bir veya birkaçı ile karşılaştıysanız mutlaka uyku bozuklukları konusunda deneyimli bir hekime başvurmalısınız:
- Başkalarının uykusunu veya kendinizi rahatsız edecek kadar yüksek sesli ve gürültülü horlamanız varsa,
- Nefes darlığı, boğulma hissi sizi uykudan uyandırıyorsa,
- Uyku esnasında nefesiniz aralıklarla duruyorsa,
- Yorgun uyanıyorsanız,
- Çalışırken, televizyon izlerken veya araba kullanırken, gündüz vakitlerinde aşırı uykululuk haliniz oluyorsa ve bu durum uykuya dalmanıza sebep oluyorsa,
- Gürültülü horlamanız, sonunda nefessizlik dönemi ile sonlanıyorsa.
Uyku apnesi şikayetlerinde kesin ayırıcı tanı, Kulak Burun Boğaz (KBB) muayenesi ile birlikte yapılacak ayrıntılı uyku muayenesi ve uyku testleri ile konulabilir. Fakat horlama ile birlikte tanıklı apne, yorgun uyanma ve gündüz uykululuğu şikayetleriniz bulunuyor ise apne atakları geçiriyor olma olasılığınız çok yüksektir. Mutlaka bir polisomnografi (uyku testi) yaptırmalısınız. Megamed International olarak, polisomnografi (uyku testi) testinizi değerlendiriyor ve size en uygun olan tedavi planlamasının yapılmasına yardımcı oluyoruz. Siz de polisomnografi testi yaptırmak ve uyku apnesi tedavisi planlaması konusunda ayrıntılı bilgi almak istiyorsanız bize başvurabilirsiniz.
Uyku apnesi tanısı konulurken yararlanılabilecek birkaç tanı yöntemi bulunmaktadır.
Evde Uyku Çalışmaları
Hastanın solunum, oksijen ve kalp ritmi belli elektronik aygıtlarla ölçülüp kaydedilir ve analiz yapılır. Bu testler daha çok tarama ve takip amaçlı yapılır. Bu nedenle uyku apnesinde ayırıcı tanı koyulması için yeterli olmaz.
Uyku Laboratuvarında Uyku Çalışmaları
Uyku testi (polisomnografi) adı verilen bu incelemelerde solunum hareketleri, kan ve oksijen seviyeleri, kalp ritmi, beyin dalgaları, göz hareketleri ve diğer ölçümler yapılır. Bazen video kayıtları da alınabilir. Oldukça kapsamlı kayıt ve analizler olmakla birlikte güvenilir sonuçlar veren testlerdir. Uyku laboratuvarında yapılan uyku testleri, ayırıcı tanı koymada yeterli kabul edilir.
Uyku testi, kişinin bir gecelik uykusundan belli bir bölümü gözlemlememizi sağlar. Uykunun belli bir bölümünü kapsayan bir test olduğu için son derece özenli yapılmalı ve belli noktalara maksimum düzeyde dikkat edilmelidir. İyi bir uyku laboratuvarında, deneyimli ve işini iyi bilen bir uyku teknisyeni tarafından, iyi bir alet kullanılarak özenli bir şekilde yapılıp kaydedilmesi gereklidir. Polisomnografi testinin, bu testi raporlamayı deneyimli bir hekim, mümkünse bir uyku doktoru tarafından değerlendirilerek raporlanması çok önemlidir. Aksi takdirde tanı koymak konusunda yardımcı olmayan veya yanlış tanı konulmasına sebebiyet verecek uyku testi sonuçları ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle uyku testi yaptırmadan önce, seçici ve son derece dikkatli olunması gerekir.
Uyku apnesi hastalığında her hasta farklıdır. Her hastanın hastalık ve apne tipleri, hastalık sebepleri, hastaya etkileri, hastalık düzeyi, tıkanma tipleri ve tıkanma düzeyleri farklıdır. Her hastaya uygun tek tip bir tedavi yöntemi yoktur. Dolayısıyla hastalık değil, hasta tedavi edilmelidir. Bu nedenle tedavi de kişiye özel olmalıdır. Başarılı tedavide kilit nokta her hasta için doğru tedavi planını oluşturmaktır. Hasta özelinde deneyimsiz uyku cerrahları tarafından oluşturulmamış yanlış tedavi planları, hastaya yanlış cerrahi uygulanması sonucunu verebilir. Bu durum da hastalığı tedavi etmeyeceği gibi diğer türlü tedavilerin de verimliliğini azaltıcı sonuçlara sebep olur.
Uyku apnesinde kullanılan başlıca tedavi yöntemleri aşağıdaki gibidir. Hastaya uygun olan tedavi yöntemini yahut yöntemlerini seçmek, tedavide başarıyı ve hastanın iyiliğini getirir.
Kilo vermek
Bazı hastalarda iyi sonuçlar alınabilmektedir. Bu nedenle mutlaka önerilir. Özellikle morbid obez olgularda bariatrik işlemler ve cerrahiler de önerilir. Sırt üstü yatmaktan kaçınmak: Bazı hastalarda apneleri azaltabilir. Fakat kesin bir tedavi yöntemi değildir.
Ağız İçi Araçlar
Hafif tıkayıcı uyku apnesi olgularında işe yarayabildikleri gözlemlenmiştir.
Uykuda solunum cihazı tedavisi (CPAP-APAP-BPAP)
Apne olgularında, solunum durması halinde pozitif hava basıncı uygulayan cihazların kullanımı, kan ve oksijen düzeyinin düşmesini önleyerek apne oluşumuna engel olmaktadır. CPAP adı verilen bu cihazların devamlı, iki seviyeli (bilevel=BPAP) ve otomatik (automatic=AutoPAP) olarak adlandırılan ve hastaların ihtiyacı olan basınçları düzenleyen farklı tipleri vardır. Solunum cihazları, hava kompresörü, tüp ve maskeden oluşur. Düşük basınç uygulamasıyla apneleri kontrol altına alınabilen hastalarda, maske yerine burun içine uygulanan kanül tipleri de kullanılabilmektedir. Solunum cihazı kullanımı genellikle ilk tedavi seçeneği olarak önerilmektedir. Fakat düzenli kullanılmaz ve uyku konforu sağlanmaz ise herhangi bir fayda sağlamaz. Dolayısıyla tedavi amacına ulaşılamaz. Bu cihazlar uyku apnesi hastalığını kalıcı olarak tedavi etmezler. Sadece kandaki oksijen düzeyinin düşmesini engelleyerek uykunun bölünmesini önler ve gündüz uykululuğuna engel olurlar. Her gece ve en az 5 saat kullanılmaları etkili bir tedavi sağlar. Fakat hastaların ancak üçte biri bu şekilde adapte olarak cihazlarını kullanabilmektedir. Hasta uyumu oldukça düşüktür. Bu cihazların kullanımıyla diğer hastalıkların gelişmesinin önüne geçilmiş olur. Öte yandan bizim de uyguladığımız başarılı bir Robotik Uyku Cerrahisi tedavisi kesin çözüm anlamına gelmektedir. Bu konudaki daha ayrıntılı bilgi için Robotik Uyku Cerrahisi başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
- Horlamayı azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak,
- Uyku kalitesini iyileştirmek,
- Uyku apnesinin sebep olabileceği diğer hastalık risklerini ortadan kaldırmak ve kan oksijen düzeylerinin düşmesini önlemek,
- Gündüz uykululuğunu ortadan kaldırmak,
- Gündüz uykululuğunun yarattığı ciddi risk faktörlerinden korunmayı sağlamak, uyku apnesi tedavisinin ana amaçlarıdır.
Uyku apnesi, yaşamımızı sosyal, psikolojik ve sağlık açısından olumsuz etkileyen ciddi bir uyku bozukluğu durumudur. Uyku apnesi, bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması ve apnenin yaratabileceği komplikasyonlardan korunmak için en kısa zamanda ve en etkili biçimde tedavi edilmelidir.
Uyku apnesi tedavisinden başarılı sonuçlar almak, doğru hastaya, doğru teknikler ve doğru cerrahi işlem ya da işlemler uygulanmasıyla mümkündür. Megamed International ekibi olarak bu konuda oldukça deneyimli cerrahlarımız, İstanbul’un en yüksek teknolojili hastanelerinde, kişiye özel değerlendirmeleri ve yaklaşımları ile her hastaya en uygun tedavi yöntemini tespit edip uygulamaktadırlar. Böylece hastalarımızın tedavisinde cerrahi operasyonlar ile maksimum başarı elde ediyoruz.
Yurtdışından gelen hastalarımız başta olmak üzere, uyku apnesi şikayetleri ile bize ulaşan tüm hastalarımızdan öncelikle uyku testi (polisomnografi) yaptırıp sonuçlarıyla birlikte bize başvurmalarını istiyoruz. Daha sonra ise online olarak ücretsiz gerçekleştirdiğimiz konsültasyon görüşmesiyle hastamızın ameliyata uygunluk durumunu kontrol edip doğru tedavi planlamasını yapıyoruz.
- Robotik cerrahi ile yapılan çok seviyeli ameliyatlar (da Vinci surgical system)
- Robotik olmayan açık ameliyatlar:
Burun ameliyatları
Damak ameliyatları
Bademcik ameliyatı
Geniz eti ameliyatı
Dil köküne yönelik işlemler
Yüz-çene iskelet ameliyatları
Trakeotomi açılması
- Bariatrik ameliyatlar (zayıflama ameliyatları)
Tıkayıcı (obstrüktif) uyku apnesi tedavisinde tanımlanmış, halen kullanılmakta olan veya artık kullanılmayan pek çok farklı cerrahi teknik vardır. Cerrahlar deneyimli oldukları ve etkili buldukları yöntemleri kullanmayı tercih ederler. Günümüzde yeni tanımlanan ve en etkili yöntem olarak kabul edilen ve da Vinci cerrahi sistemi ile gerçekleştirilen “Robotik Çok Seviyeli Uyku Apne Cerrahisi” hastaya kesin çözüm sunan ve bu tedavi yöntemleri arasından en umut vadedenidir. Robotik Cerrahi ile ilgili detaylı bilgiyi, uyku apnesi hastalığının tedavisindeki avantajlarını ve tüm merak ettiklerinizi bize ulaşarak öğrenebilir, uyku apnesi hastalığı hakkında daha fazla bilgiyi “Transoral Robotik Cerrahi” adlı yazımızda bulabilirsiniz.